Uzm. Psikolog Sibel KESKİNEL

Yaşam Koçu ve Sanat Terapisti 0532 392 64 54

Online MSN Destek

Üyelik Girişi
Başlıklarla Psikoloji
Site Haritası
Takvim

Nöroetik

 


Yeni kuşağın gençleri olarak bilimsel etik kelimesiyle en haşır neşir olduğumuz dönemler Dolly'nin klonlandığı zamanlara denk geldi. O zamanlar ayağa kalkan bilim, din ve siyaset dünyası aylarca benzer bir klonlamanın insan için de gerçekleştirilmesinin ne kadar etik olacağını tartıştı. Oysa etik sorular yalnızca genetikte değil bilimin her yeni buluşunda, teknolojinin her adımında beliriyor. Bizler de beyinle ilgili olan bazı etik sorulara büyüteç uzatalım istedik.

 

Yeni kuşağın gençleri olarak bilimsel etik kelimesiyle en haşır neşir olduğumuz dönemler Dolly'nin klonlandığı zamanlara denk geldi.

Beyin Okuyan Makineler Olsaydı... Varolan beyin görüntüleme teknikleri araştırmacılara beynin yapısı ve işlevlerini anlayabilme yolunda geniş olanaklar sunuyor. Bu görüntüleme teknikleri sayesinde beyindeki hasarlar tespit edilip kimi nörolojik ve ruhsal hastalıkların tanısı gerçekleştirilebiliyor. Beyin görüntüleme aynı zamanda duygu, dil ve algı deneylerinde de kullanılıyor. Peki, tıpkı bu beyin görüntüleyen aletler gibi gelecekte daha da ileri bir teknolojiyle üretilmiş makineler düşüncelerimizi okuyup, belleğimizde neler sakladığımızı açığa çıkarabilir mi? Nitekim günümüzde bile buna yaklaşan makineler mevcut. Örneğin, yalan tespit makinesi, nam-ı diğer poligraf! Poligraf stres zamanlarında elimizde olmadan verdiğimiz fizyolojik tepkiler olan kalp atış hızı, kan basıncı, nefes alışveriş sıklığı ve terleme gibi ipuçlarını kullanarak kişinin yalan söyleyip söylemediğini açığa çıkarıyor. Ancak iyi bir hilekârın poligraf makinesini yalan söylemediğine iknâ etmesi hiç de zor değil. Bu nedenle de bu tekniğin ne kadar etkili olduğu konusunda halen soru işaretleri bulunuyor. Bu noktada sinirbilimcilerin akıllarındaki soru şu: Daha iyi bir yöntem arayışı içerisinde poligrafın yetersiz kaldığı zamanlarda beyin görüntüleme tekniğini devreye sokarak herhangi bir kişinin beyin aktivitesinden yalan söyleyip söylemediğini anlayabilir miyiz?

 

 

Tıpkı beyin görüntüleyen fMRI, PET gibi gelecekte daha da ileri bir teknolojiyle üretilmiş makineler düşüncelerimizi okuyup, belleğimizde neler sakladığımızı açığa çıkarabilir mi? 

İşte olası bir yanıt: "Beyinsel Parmakizi" makinesinin mucitleri kişilerin olaylar hakkındaki bilgi birikimlerini açığa çıkarabileceklerini öne sürüyorlar. Bu makineler kafatasına yapıştırılmış elektrotlarla beyindeki elektriksel aktiviteyi okuyabiliyor. Kişiye sözcükler, resimler ve sesler içeren bir takım uyaranlar gösterilip bu uyaranlar verilen sinirsel yanıt ölçülüyor. Makinenin mucitleri bazı uyaranların işlenen bir suç varsa onunla ilişkili olarak belli yanıtları tetikleyebileceğine ve bu nedenle önemli olduklarına inanıyor. Bunun yanısıra beyindeki kan akışını görüntüleyen fMRI yöntemiyle kişinin yalan söyleme eylemiyle ilişkili beyin bölgelerinin aktive olup olmadığının da anlaşılabileceğini, bunun diğer verilerle beraber kullanılarak kişinin yalan söyleyip söylemediğine dair iyi bir tahminde bulunulabileceğini öne sürüyorlar. İyi ama gerçekten de düşüncelerimizi ya da duygularımızı okuyan bir makine olsaydı hangi amaç için kullanılması gerekirdi?: - Bir suç işlediğinden şüphe edilen kişiler? (Örn. "Parayı sen mi çaldın?") - Şirket tarafından çalışanları üzerinde? (Örn. "Şirketin sırlarını açığa çıkarmayacak kadar güvenilir misin?) - Eşler tarafından birbirleri üzerinde? (Örn. "Dün akşam konserde miydin?) - Ahlak sorgulaması amacıyla? (Örn. "Elinde fırsatın olsa bankayı soyar mıydın?) - Kişileri müzik, matematik ya da edebiyat gibi belli mesleklere yöneltebilmek adına? Bu amaçların hangileri etik sınırlar içine dahil edilebilirdi? Makineler Olası Bir Nörolojik ya da Ruhsal Hastalığın Tanısını Yapabilselerdi... Bugün beyin görüntüleme teknikleri nörolojik ya da ruhsal hastalıklar barındıran bireylerle sağlıklı bireylerin beyinleri arasındaki yapısal farkı ortaya koyabiliyor. Örneğin, şizofrenik kişilerin sağlıklı kişilere göre daha küçük hipokampüslerinin olduğu, basal ganglia çekirdeklerinin büyüklüklerinde farklılık gözlendiği, prefrontal kortekslerinde yapı değişiminin söz konusu olduğu biliniyor. Teknolojideki bu gelişimden yola çıkarak nasıl ki günümüzde bir takım hastalıkların olası tehlikesi genetik görüntüleme teknikleriyle ortaya konuyorsa benzer bir beyin görüntüleme aracılığıyla nörolojik ya da ruhsal hastalıkların tanısının yapılabileceğine inanmak da uçuk bir düşünce değil. - Eğer ki bir makine belirtileri daha kendilerini ele vermeden önce bir hastalığı tespit edebilseydi, bunu henüz bebek doğmadan önce de anlayabilir miydik? - Herhangi bir nörolojik ya da ruhsal hastalığa yakalanacağımızı cidden önceden bilmek ister miydik? - Sağlık sigorta şirketleri herhangi bir anlaşma öncesi beyin görüntülerimizi ister miydi? Bunu istemesi etik ilkeleri çiğnemez miydi? Bir Takım İlaçlarla Bellek ya da Zekâmızı Geliştirebilmek Mümkün Olsaydı... Aşamalı bir şekilde bellek kaybına, dil ve duygularla ilişkili sorunlara yol açan Alzheimer hastalığı ne yazık ki her yıl binlerce kişinin kabusu oluyor. Araştırmacılar bu hastalıktaki bellek kayıplarını yavaşlatıcı bir takım ilaçlar keşfetmiş durumda. Peki, bellek kaybını yavaşlatan bu ilaçlardan belleği güçlendiren bir takım kimyasalların üretimine de geçiş yapılabilir mi? Eğer yapılabilirse... - Bellek kuvvetlendiren ilaçlar hiçbir hastalığı olmayan sağlıklı bireylerin de bellek kapasitelerini güçlendirmek adına kullanılmalı mı? - Bu ilaçların yan etkileri neler olur? - Yüksek bellek ya da zekâ kişiyi cidden mutlu mu yoksa mutsuz mu kılar? - İnsanlığın ve bilimin hedeflerinden biri de doğa üstü zekâlar yaratmak mı olmalı?



Olası bellek ve zekâ kuvvetlendiren ilaçlar bizi Einstein yapabilir mi? Peki ya bu ilaçların 
yan etkileri neler olur?

Kötü Hatıralar Bellekten Silinebilseydi... Bu fikre ödüllü sorularımızdan birinde de sormuş olduğumuz "Sil Baştan" filminden tanıdık olanlarımız vardır mutlaka. Filmde aşk acısı çekenlere uyguladığı bilişsel bir yöntemle belleklerini silen bir doktordan bahsediliyordu. Peki, cidden böylesi bir yöntemle zihnimizden tamamen silmek istediğimiz hatıralardan kurtulabilmemiz mümkün olabilir mi? Doğal afet, savaş gibi travmatik olayların bıraktığı zihinsel hatıraların silinmesine dair ilaç firmaları kolları sıvadı bile. Ancak kişiye en büyük mirasın deneyimleri olduğunu ve öğrenme mekanizmalarımızın başında deneyimlerin geldiğini düşündüğümüzde belleklerimizden hatıralarımızın silinmesi cidden etik mi sorusu geliyor akıllarımıza. Ne dersiniz? Tüm bu sorulara yanıt verebilmek cidden çok zor. İnsanoğlu beyni keşfetme yolunda büyük adımlar atarken daha sayamadığımız pek çok ciddi etik sorunla da yüzleşmek zorunda kalacağa benziyor. 
Kaynak: http://faculty.washington.edu/chudler/neuroe.html 
(Kaynakta gösterilen sayfadan derlenerek hazırlanmıştır.) 

Kybele Sanat Cafe ve Psikoterapi Merkezi

 Kybele Sanat Cafe ve Psikoterapi Merkezi

Hava Durumu
Saat
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam10
Toplam Ziyaret129962